Habertük muharriri Nagehan Alçı, CHP önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Amerikalı ekonomist Jeremy Rifkin’le ilgili yapılan eleştirelere karşı çıktı.
“James Rifkin tercihine itiraz edenlere bir çift lafım var” diyen Nagehan Alçı şunları yazdı:
“Türkiye olarak ‘Biz bize yeteriz’ ve ‘Türk’ün Türk’ten öbür dostu yoktur’ üzere içe kapanmacı ve izolasyonist yaklaşımlardan kurtulmadıkça ülkemizi istediğimiz şampiyonlar ligine çıkaramayız.
Sadece Angela Merkel ve Çin’den bahsediliyor. Halbuki James Rifkin 2008’deki AB periyot başkanlığı sırasında Fransa’ya, Portekiz Başbakanı Jose Socrates’e, Slovenya Başbakanı Janez Jansa’ya da danışmanlık vermiş bir isim. Avrupa Komitesi, Avrupa Parlamentosu ve birçok Asya ülkesine yol gösteriyor.
Çalışmaları dünya çapında ‘ufuk açıcı’ olarak nitelendiriliyor. “Üçüncü Sanayi Devrimi” kitabı tüm dünyada en çok satanlar listelerinden inmemişti mesela.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA REFLEKSİ
Kılıçdaroğlu Dördüncü Sanayi Devrimi’ni hayata geçirmek için işte bu isimden yardım istiyor.
Kimse kusura bakmasın, bu türlü birini Türk olup olmaması üzerinden kıymetlendirmek lakin üçüncü dünya refleksidir!
Bu refkleskleri aşmadan dünya birinci liginde asla olamayız. Bakın ABD bütün düzgün beyinleri kendini bu etnik milliyetçi yaklaşımların üzerinde konumlandırdığı için topluyor.
Bırakın gayri ulusal bir tavır olmasını Rifkin üzere isimlerin Türkiye’ye katkı sağlaması ulusal bir yaklaşımdır bence.
MCKINSEY TERCİHİ DE DOĞRUYDU
Ben hayatım boyunca daima tıpkı tutarlılıkla üniversal pahaları savundum.
Berat Albayrak’ın McKinsey’den danışmanlık alma kararını da destekledim. O da çok gerçek bir yaklaşımdı. Dünya piyasalarına büyük bir itimat verecektik.
Sayın Devlet Bahçeli de McKinsey atılımını destekledi o periyot. Ama Abdurrahman Dilipak başta olmak üzere radikal İslamcı medya ortalığı inletti, bu kararı yerden yere vurdular. “Emperyalizme teslim olduk” saçmalıklarıyla toplumsal medyada isyan çıkardılar. İktidar medyası kalemleri de Albayrak’ı yalnız bıraktılar ya da isteksizce savundular ve o süreç sonucunda McKinsey açılımı iptal edildi. Halbuki o karar hayata geçse Türk iktisadı bugün bu halde olmayabilirdi…
Rifkin’in danışmanlığını da birebir bağlamda çok hakikat buluyorum.
İSLAMİ ÇEVRELER RIFKIN’I 90’LARDA SEVERDİ
Bu ortada değişik bir ayrıntı vereyim…
İslami ve muhafazakar entelektüel çevreler için birebir Rifkin 90’larda sevilen ve takdir gören bir isimdi.
Bunun sebebi de 70’ler ve 80’lerde koyu anti-modernist ve anti-Darwinist bir çizgide olmasıydı.
Nitekim Rifkin’in bu anti-modernist kitaplarının çevirilerini 90’larda İz Yayıncılık, Gelenek Yayıncılık üzere İslamcı yayınevleri basmıştı. İslamcı muharrirler o devir Rifkin’i severlerdi.
Öte yandan o dönemki çizgisi nedeniyle anaakım bilim dünyası tarafından ağır tenkitlere maruz kalmıştı Rifkin.
Hatta o dönemki bilim ideolojisi ve tarihine ait görüşlerinden hoşlanmayacak olanlar esasen Celal Şengör üzere Kemalistlerdir. Celal Hoca, Rifkin’in o yıllarda yazdığı kimi kitapları nedeniyle yerinden zıplayabilir.
Sonrasında Darwin üzere bahisleri bir yana bırakıp yükünü teknolojik dönüşümlere ve iktisat alanına kaydırmış ve çok büyük muvaffakiyet kazanan “Üçüncü Sanayi Devrimi” üzere kitaplarını yazmış.
Şu an iktisadi ekol olarak liberalizm akımının içinde görülüyor ve akademik dünyada da prestijli bir isim.
CHP ile uyumlu çalışıp çalışamayacağını da daima bir arada göreceğiz…
EVRENSEL LİBERAL DEĞERLER
Rifkin yararlı olur olmaz, başka husus fakat dünyaya açılmamız bana nazaran muhakkak yararlı. Ben hem Doğu hem Batıya açılmamız, velhasıl kapanmamız değil dışa açılmamız gerektiğine inandım daima.
Bugün de tıpkı inançla bizi büyütecek olanın Türkiye ve dünyada esen müdafaacı ve içe kapanmacı havaya, yükselen milliyetçiliğe inat üniversal liberal kıymetlerle ve küresel dünyayla bütünleşmek olduğunu söylüyorum.
Atalım artık şu lokal taşralı gözlüklerimizi…
Dünya Türkiye’den büyüktür…”
Odatv.com
