Caner Taşpınar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lideri Ekrem İmamoğlu’nun, 31 Mart 2019 seçimlerinin iptal edilmesinin akabinde Yüksek Seçim Heyeti (YSK) üyelerine hakaret ettiği teziyle 4 yıl 1 aya kadar mahpus cezası isteniyordu. Mahkeme, Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün mahpus cezası ve süreksiz siyaset yasağı cezası verdi.
İBB Lideri Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza sonrası, 24 yıl evvel Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İBB başkanlığı devrinde verilen mahpus cezası akla geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siirt’te “Minareler süngü, kubbeler miğfer” dizelerini içeren “İlahi Ordu” şiirini okuduğu için dört ay mahpus yatmıştı. Siyasi yasağının kaldırılmasının akabinde tekrar siyasete dönen Erdoğan, 9 Mart 2003’te gerçekleştirilen orta seçimlerinde Siirt milletvekili olarak meclise girmiş ve daha sonra Başbakanlık koltuğuna oturmuştu.
ERDOĞAN’IN HUKUK DANIŞMANI
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de İBB Lideri Ekrem İmamoğlu davalarında savunmaların hazırlanması sürecinde yer alan bir hukukçu var; Prof. Dr. İzzet Özgenç…
Prof. Dr. İzzet Özgenç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İBB başkanlığı periyodunda, hukuk danışmanlığı vazifesini yürütüyordu.
İki hukuk sürecinin de içinde yer alan Prof. Dr. İzzet Özgenç, Odatv’ye değerlendirmelerde bulundu.
İzzet Özgenç “Ben o vakit Tayyip Bey’in danışmanıydım. Hukuk danışmanlığını yapıyordum. O vakit avukatlığını yapan şahıslardan biri de Hayati Yazıcı’ydı. Münasebetiyle süreçlerin içerisindeydim” dedi.
“TAYYİP BEYEFENDİ VE EKREM BEY’E KATKIM TIPKI SAİKLE”
“Dün Tayyip Beyefendi maruz kaldı bu türlü bir sürece bugün Ekrem Beyefendi maruz kalıyor, bu işi siyasi yönü…” diyerek kelamlarına başlayan İzzet Özgenç, Erdoğan ve İmamoğlu davalarının karşılaştırmasını şöyle yaptı:
“Ben hukukçuyum, hukukçu olarak yanlışların karşısındayım. Doğrunun ne olduğunu söylemek benim vazifem. Bu mütalaaları yazarken, bu çalışmaları yaparken bütün uğraşımız bu minval üzere olmuştur. Tayyip Beyefendi devrinde de böyleydi. Tayyip Bey’in maruz kaldığı süreçler bakımından tavır ve davranışımız böyleydi. Bu idare periyodunda yapılan iş ve süreçler bağlamında da tavır ve davranışımız tekrar bu formda olmuştur.
Verilen karar yanlıştır. Kararın yanlışlığını düzeltmenin yolları mevcuttur. Düzeltmesi için gayret gösterilmesi lazımdır. Sonuç ne olur, bir efor göstermemiz gerekir, uğraş göstermek demek bir ümit demektir. Bu yanlışın düzeltileceği beklentisiyle hareket etmek lazım gelir. Yani insanların hukuka olan inancını, güvencini sarsmamamız lazım gelir.
Benim Tayyip Bey’in hukuksal sürecine katkı sunmamla, bugün Ekrem Bey’in türel sürecine katkı sunmam, bir hukukçu olarak birebir saik üzeredir.
Burada, İmamoğlu’nun yaptığı açıklama, ceza hukuku sorumluluğunu gerektirecek bir haksızlık oluşturmuyor, hepsi bu kadar…”
