Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Ç.Y. ile U.P. tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve İmaj Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, maktul yakınları ve taraf avukatları salonda hazır bulundu.
Sanık Ç.Y. savunmasında, maktul Selahattin Erbaş’ın (52) birinci eşi olduğunu belirterek, daha sonra boşanarak U.P. ile evlendiğini söyledi.
Daha sonra U.P. ile de boşandıklarını lakin birebir konutta yaşamaya devam ettiklerini tabir eden Ç.Y. birinci eşi Selahattin Erbaş’ın evlilikleri boyunca “sapkın” ve “sapık” davranışlar içerisinde olduğunu öne sürdü.
Evlilikleri sırasında maktulün kendisini uyuşturucu içmeye zorladığını, daima darbettiğini, büyük oğluna da uyuşturucu verdiğini ileri süren Ç.Y, konuşmak için meskene çağırdıkları Erbaş’ın kendisini taciz ettiğini tez etti.
Bunun üzerine maktulü kandırarak ellerini geriden bağladığını anlatan Ç.Y, boruyla Erbaş’a vurduğunu kaydetti.
O devir resmi nikahlı eşi olan U.P’nin eski eşi ile yaşananları duyunca sonla geldiğini belirten Ç.Y, “Eşim de ‘çocuklarına nasıl bunları yaşatırsın?’ diyerek vurdu. Şoke olduğum için U.P.’nin maktule kaç kez vurduğunu bilmiyorum. Daha sonra maktulün gitmesini istedim. O halde bile bana karşı sapıklık yapıyordu. Gitsin diye meyve bıçağının uç kısmına bedenine değdirdim. U.P.’de balta sapı vardı ancak öldürecek kadar vurmadı. U.P. maktulü meskenin önüne çıkardı, tekrar de gitmedi. Gitsin diye değnekle bir defa vurdum. U.P. onu bahçeden dışarı attı. Ellerinin ipini kestim. Kalktı gitti.” dedi.
Ç.Y, öldürme kasıtlarının olmadığını öne sürerek beraatini istedi.
Sanık U.P. de Ç.Y’nin meskene geldiğinde rastgele bir olumsuzluk yaşanmaması için üst kattaki yatak odasında beklediğini söyledi.
Yaşananların planlı gerçekleşmediğini tez eden U.P, “Bir erkeğin kendisine yediremeyeceği kelamlar duydum. Sinirlendim ve odadan çıktım. Koridordaki sopayı aldım. Ç.Y. de demir boruyu aldı. Öfkeli olduğum için maktule 3-5 kez sopayla vurdum. Ç.Y. ‘Bunu dışarı çıkaralım başımıza bela olacak.’ dedi. Ayağını çözdüm. Kapının önüne çıkardım. Hala gitmemek için direniyordu. Sonra sürükleyerek dış kapıya çıkardım. Ç.Y. ile ellerindeki ipi çözdük. içeri girdik. Yeniden gitmediğini görünce, korkutmak gayesiyle mutfaktaki satırı silah manzarası vererek dışarı çıktım. O denli görünce koşar adım gitmeye başladı.” tabirini kullandı.
Erbaş’ın ömrünü yitirdiğinden de haberlerinin olmadığını öne süren U.P, bunu konuta gelen jandarma grubundan öğrendiklerini aktardı.
AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET MAHPUS İSTEMİ
Maktulün annesi Adalet Erbaş ise yüzde 80 zihinsel engelli olan oğlunu meskenlerine gelen Ç.Y. ve U.P.’nin götürdüğünü tez etti.
Mahkemede şahit olarak dinlenen, maktul Selahattin Erbaş ile sanık Ç.Y’nin en küçük oğulları K.O.E. ise annesinden şikayetçi olmadığını söyledi.
Duruşmada temel hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, sanıklar hakkında “boşandığı eşi taammüden öldürmek”, “beden yahut ruh sıhhati bakımından kendisini savunamayacak durumda olan bireye karşı tasarlayarak canavarca hisle yahut eziyet çektirerek nitelikli taammüden öldürme” hatalarından ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası talep etti.
Savcı, Ç.Y. hakkında ise haksız tahrik indiriminin uygulanmasını istedi.
OLAY
Geyikbayırı Mahallesi’nde, 10 Mart 2022’de yol kenarında etraftakiler tarafından cesedi bulunan Erbaş’ın darbedilerek öldürüldüğü belirlenmişti. Jandarma takımları, cesedin bulunduğu bölgeye yakın bir konutta kan izlerinin tespit edilmesi üzerine adresteki Ç.Y. ile U.P’yi (41) gözaltına almıştı.
