15 Temmuz darbe teşebbüsünün akabinde askeriyeyi kent dışına çıkarma kararı alan iktidar, kışla topraklarının hepsinin yeşil alan olarak kalacağını söylemişti… Fakat o yerlerde içerisinde rezidanslar, villalar ve ticari ünitelerin yer aldığı gayrimenkul projeleri yükseldi. İstanbul’da ranta açılan alanların büyüklüğünü İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce açıkladı.
“ASKERİ ALANLARIN YÜZDE 46’SI ASKERİ ALAN STATÜSÜNDEN ÇIKARTILDI”
İşte Gökce’nin bahisle ilgili toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımlar:
“10 bin futbol alanı büyüklüğünde alan askeri alan olmaktan çıkartıldı. Pekala İstanbul’daki askeri alanlara ne oldu?
2009 yılında 1/100 bin ölçekli plana nazaran İstanbul’da tam 15 bin 304 hektar askeri alan vardı. 2016 yılında hükümet askeri alanları kent dışına çıkartma kararı aldı.
Askeri alanların ‘ranta açılmayacağı’ öncelikli olarak yeşil alan, eğitim, sıhhat üzere toplumsal ve teknik alt yapı alanları olarak kullanılacağı tabir edildi. 2009 tarihli 1/100 binlik planda da bu alanların bu biçimde kullanılması kabul edildi.
Bugün geldiğimiz noktada tablo şöyle: 2023 itibariyle askeri alanların yüzde 46’sı askeri alan ve askeri güvenlik bölgesi statüsünden çıkartıldı. 1/1000’lik planda bu alanlarda yaklaşık 700 bin kişinin yaşaması planlandı. İmali devam eden ve tamamlanan inşaatların bağımsız ünitelerinin yüzde 96,5’i konut. Tamamlanmış projelerde yaklaşık 39 bin kişi yaşıyor. Bu projelerin yüzde 85’i lüks konut statüsünde. Askeri alanlarda yapılan imar planları ile toplam planlı alanın yaklaşık yüzde 45’i donatı dışı imara açıldı.
“KRİTİK ALANLAR LÜKS KONUT HALİNE DÖNÜŞTÜ”
Peki bu yapılaşmanın kente tesiri nedir? Yalnızca 4 projeden örnek verelim. Bu 4 projede yapı yoğunluğu arttı, sarsıntı devrinde insanların sığınabileceği yeşil alan yahut eğitim, toplumsal donatı alanı olarak kullanılabilecek kritik alanlar lüks konut haline dönüştü.
2019 sonrasında askeri alandan çıkartılıp yapılaşmaya açılan 13 bölge için gereken itirazları yaptık yahut dava açtık. Tüzel süreç devam ediyor. 16 milyon İstanbullunun hakkını, İstanbulumuzun tabiatını korumak, kentimizin sağlıklı gelişmesini sağlamak için çalışıyoruz.
10 bin futbol alanındaki alanda İstanbulluların hayatını güzelleştirecek parklar, eğitim ve sıhhat tesisleri, kentimizin afet direncini arttıracak alanlar, insanlarımızın uygun fiyatla oturabileceği rezerv toplumsal konutlar yapılabilirdi. Ne yazık ki bu alanlar ranta teslim edildi. Hayata dolar yeşili bakmak ile tabiatın yeşili açısından bakmak, sonlu bir zümrenin çıkarlarını korumakla, halkın menfaatlerini korumak ortasında büyük bir fark var. Mevcut durumu bu açıdan değerlendirmenizi diler, bilgilerinize sunarım.”
